fbpx

Yollarda Nefes Alan Hippi Ruhu

1960’larda doğan Hippi ruhu 45 senedir bizimle birlikte yürümeye devam ediyor. Hala kendilerinden sonra gelen birçok jenerasyonun bile ilgisini çekebilmeyi başaran bu akım şimdiye kadar bize neler getirdi ve neleri değiştirdi hayatlarımızda?

Acaba, özgürlüğüne bu kadar düşkün olan ve seyahat etmenin ruhu geliştirdiğini destekleyen Hippiler ile yaşamak nasıl bir deneyim olurdu?

“Bizler yıldız tohumlarıyız, bizler altın olanlarız; kendimizi bahçeye geri götürmeliyiz.”

Joni Mitchell 

Hippiler, hayat felsefelerini “mutlak retçilik ve sonsuz özgürlük” üzerine kurdular ve dünya üzerindeki her şeyin insana ve hayvana ait olduğunu savunan apolitik bir görüş ortaya koydular.


1960’lı yıllarda komünist ve faşist yapılarına karşı, özgürlüğün bireyin içinde olduğunu savunarak oluşan ve sadece bir düşünce tarzıyken yaşam tarzına dönüşen hippicilik; yedikleriyle, yaşam tarzlarıyla, eylemleriyle, gezi rotalarıyla, müzikleriyle ve en çok da kıyafetleriyle seneler boyunca konuşuldular ve konuşulmaya devam edecekler. Bir dönemi etkileyen ve arkasından gelen dönemleri de etkilemeye, azalarak da olsa, devam eden bu akım Amerika’da çıktı ve tüm dünyaya yayıldı.

Hippi Ne Demek?

“Hipster” veya “hippie”, ‘hip’ kökünden türemiş olup, asıl anlamı bilinmemektedir. Malcolm X, 1964’te yayınlanan otobiyografisinde ‘hippy’ kelimesini, Afrikalı Amerikalıların, “zencilerden daha zenci davranan” beyaz adamı tasvir etmek için kullandıkları sözcük olarak kullanmaktadır. Tam olarak ilk defa 5 Eylül 1965 yılında San Franciscolu gazeteci Michael Fallon tarafından “A New Haven for Beatniks” makalesinde kullanıldı. “Hippie”, 1960’ların başında Amerika’da görülmeye başlayan ve 1965’e kadar kurulu sosyal bir grup halini alarak 1970 ortalarında diğer pek çok ülkeye de yayılmış olan kültür-karşıtı alt grup üyelerine verilen ad oldu. Amerika’dan başlayarak Avrupa, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, Meksika, Brezilya ve daha pek çok ülkeye de yayıldı.

Türkiye’de Hippi Akımı

Tabii Türkiye de bu akımdan payına düşeni aldı. Hala “Gökkuşağı Savaşçıları”nın toplanma merkezleri arasında yer alan Olimpos ve Kelebekler Vadisi bu dönemde bir mıknatıs gibi hippileri yanına çekmeyi başardı.  Hippiler, bohem ve beatniklerden geleneksel kültürü miras alan 15-25 yaş arası gençlerin oluşturduğu bir gençlik hareketi halini aldı. Kurulu olan düzeni ve Amerika hükümetini reddeden hippiler, döneme damgasını vuracak birçok hayat görüşü ve buna bağlı olarak yaptıkları eylemlerle yıllarca gazetelerin baş sayfalarında yer aldılar.


Orta-sınıf değerlerini eleştirdiler, nükleer silah kullanımına karşı çıktılar, Vietnam Savaşı’nın karşısında durdular ve bu dönemde savaşa gönderilmeye zorlanan gençler bir direniş oluşturdu. Aynı zamanda doğu dinlerini kabul etti ve cinsel özgürlüğü desteklediler. Bireyin bilinçliliğini genişleten “psychedelic” (sanrıya neden olan-uçuran) hapların yasal kullanımı için çabaladılar. Alternatif sanatları, sokak tiyatrosunu, folk ve psychedelic rock müziğini yaşamlarının parçası haline getirdiler ve bunları, kendilerini, protesto ettikleri değerleri, yaşam ve dünya vizyonlarını yansıtmanın bir yolu olarak kullandılar. Barış, sevgi ve bireysel özgürlük ideolojisi doğrultusunda, politik ve sosyal ortodoksluğun karşısında durdular. Hippi kültürü, rock müzik, folk, blues ve psychedelic rock aracılığı ile yayıldı; edebiyat, sahne sanatları, moda, film, poster ve konserler gibi görsel sanatlarda da kendisini gösterdi.

“Sevgi, kendilerini ifade edebilmeleri için bireylere özgürlük vererek ve kendi görünüşlerini yargılamaksızın diğerlerini oldukları gibi kabul etmektir. Bu, hippi felsefesinin özüdür.”

Skip Stone

Hippilerin Savaş Karşıtı Gösterileri

Hippiler en çok da savaş karşıtı eylemleriyle medyada yer aldılar. Nisan 1965’te, SDS (Demokratik Toplum için Öğrenciler) Washington’da, içlerinde Phil Ochs, Joan Baez ve Judy Collins‘in de bulunduğu 25.000 kişilik bir savaş karşıtı yürüyüş düzenledi. 16 Ekim 1965’te, ülke çapında 80 şehirde 100.000 kişi savaşı protesto etti. 1967’ye kadar savaş karşıtı hareket son hıza ulaşmıştı. 10 Nisan Vietnam Haftası’nda ülke çapında bir protesto başladı. 15 Nisan’da ise New York’ta 400.000 kişi bir araya gelerek Vietnam Savaşı’nı protesto etti ki bu sayı o zamanki Vietnam’da bulunan asker sayısına eşitti. Yürüyüşte Martin Luther King, Stokely Carmichael ve Dr. Benjamin Spock konuşma yaptı.


Bu dönemi kısaca dönemin müzik otoriteleri ağzından özetlemek gerekirse; The Who “Yaşlanmadan ölmek istiyorum” derken, Rolling Stones ise ”Yuvarlanan taşlar gibi evsiz olmak”tan bahsediyordu.

Hippilik bir akım olarak Psikanalist Eric Fromm tarafından ele alındığında, gelmiş geçmiş en tutarlı hareket olarak kabul görmekte. Çünkü “çiçek çocuklar” barış yanlılığından vazgeçmemiş, istediklerini yaşamaktan hiçbir zaman çekinmemiş ve bunu başarmışlardır.

Hippilerin Dünya Görüşü

Çiçek çocuklar muhteşem bir idealle yola çıktılar. ‘Dünya barışı ile birlik’ düşüncesinden ilham alarak, yaşamlarını bu düşüncelerine entegre etmekle kalmadılar, bunu dünyanın dört bir yanına kadar ulaştırmayı başardılar. Çok şeyi değiştirdiler, binlerce insanı etkilediler. Onlar, insanın özüne inebilmek için kadim uygarlıkların öğretilerini temel aldılar, her şeyi terk ettiler. Zaman içerisinde kendi içlerinde de değiştiler, farklı yansımaları oldu belki; ancak şu bir gerçek ki, muazzam bir toplumsal dalgalanma yarattılar kısa süre içerisinde. Ve bu dalga, dünya üzerindeki her insana ulaştı; hala daha etkileri yaşanmakta. Onlar korkuyu reddetti, maddeyi reddetti, savaşı reddetti, toplumu reddetti; onlar sevgiyi kabullendi, barışı kabullendi ve kâinatın düzenini kabullendiler.

En önemli iki sloganı: “Love, Freedom and Peace” ve “Savaşma, seviş” olan Hippi akımı, değişimin ve olumlu yönde dönüşümün en öndeki destekçileri oldular. Tüm dünyada barışı savunurken hayvan haklarını da kendilerine göre yorumlayarak beslenme tarzı olarak vejeteryanlığı tercih ettiler. Tarım yerine toplayıcılık ve bahçecilik yaparak ve Genellikle vegan-vejeteryan beslenerek hayatlarının devam ettirdiler. Hippilerin en büyük simgelerinden ve yaşam görüşlerinden birisi de durağanlığı reddetmeleriydi. Yolculuk etmeyi çok severlerdi ki bu akımın mihenk taşı 1969’da gerçekleşen Woodstock festivaliydi. Yapılan Woodstock konserleri arasında Jannis Joplin, Jimi Hendrix, Santana, The Who gibi ünlü sanatçılar vardı.


Koca bir dönemi kucaklayan bu akım, her hareketiyle yıllarca unutulmayacak haberlerin altına imzasını atmayı başardı. Ama hippileri ve hippi ruhunu anlamak hiç de kolay değil. Onlarla bir dönem yaşayabilmek ve onların baktığı yerden hayata bakabilmek lazım… Değişimin gücüne inanarak neler yaptıklarını analiz edebilmek için ‘60lı yılları ve devamında yarattığı dalgalanmaları birçok kaynaktan okumak lazım…

İşte benden size onları daha iyi anlayabilmek ve yorumlayabilmek için film önerileri: 1979 yapımı “Hair” ve Terry Gilliam’ın yönettiği 1998 yapımı “Fear and loathing in Las Vegas”

“Dünya mistik bir devinime hazırdır, içlerdeki Tanrı’yı keşfetmeye…”

George Harrison

Leave a Reply

Ödemeye Devam Et