Antik çağın insanları, kendi amaçları için doğada değişiklikler yaparak, büyük bir ustalık sergilemişler. Koskoca imparatorlukları inanılmaz yapıların arkasına gizleyerek tüyler ürperten mimarilere imza atmışlar…
Bunlar, onların zamanına ait katedrallerdi; saf cesurluklarına korku salan anıtlar… Dramatik araziler, eski insanlara avantaj noktaları ve mistik güzellik alanları sunmuş ve eski insanlar ise bu avantajları, kalelere, korunma duvarlarına ve krallık höyüklerine çevirmişlerdir. Bu hedeflerden her birinin gerçekleştirilmesi için binlerce işçinin çabaları – istekli veya değil ve ilkel araçlarla donatılmış şekilde – kullanılmıştır. Bu anıtların boyutu ve heybeti binlerce yıllık aşınmaya karşın, korku verici özelliğini korumaktadır.
Sigiriya: Engin bir granit topuzun zirvesi, 5. Yüzyılda Sri-Lanka Kralı tarafından, Sigiriya Kalesi alanı olarak seçilmiştir.
Machu Picchu: İspanyol fatihler, Peru-And Dağları İnka Şehri olan Macchu Picchu’yu hiçbir zaman keşfedememişlerdir. Kalıntıları, Amerikalı bir arkeolog olan Hiram Bingham tarafından, 1911 yılında bulunmuştur.
Hadrian Duvarı: Romalılar, İngiltere topraklarında bir engel oluşturmak için MS 122-9 arasında Hadrian Duvarı’nı inşa ettiklerinde, doğal bir kaya tabanını kullanmışlardır.
Dun Aengus Hisarı: İrlanda’da bulunan prehistorik bir hisar olan Dun Aengus Hisarı, Atlantik’ten 75 m yukarıda olan bir kayalığın kenarına oturtulmuştur.
Kız Kalesi: MÖ 100’de Güney İngiltere’deki Demir Çağı Kız Kalesi çevresine toprak surlar örülmüştür.
Dini Sembol: Ohayo’daki Büyük Serpent Tümseği, 2000 yıl önce Adena halkı için muhtemelen dini bir sembol teşkil etmekteydi.
