İtalya’nın çok bilinmeyen kasabalarında en güzel manzaralar hala keşfedilmeyi bekliyor… Buraların sabahı başka güzel, gün batımı başka ve gecesi bir başka… Şimdi buraları keşfetmeye hazır mısınız? O zaman İtalya’nın o güzelim kasabalarında küçük bir gezintiye çıkalım…
Atrani (Campania): İki yamacın arasına sıkışmış olan Atrani, Tiren Denizi’ne bakan ve bu güne kadar iyi muhafaza edilmiş Amalfi Kıyılarının saklı cennetlerinden bir tanesi… Çoğu zaman, Amalfi’deki daha büyük ve ünlü şehirler olan Positano ve Sorrento’ya gidilirken yol üzerinde görülen ve çok da incelenmeyen Atrani, güzel pizzacıları ve küçük kiliseleriyle birlikte yalnız bir prenses gibi sizi bekler. Buradayken fark edeceksiniz ki sokaklarında gezen çok fazla turist yok. Ama hemen üzülmeyin çünkü bunun güzel yanı, bu kasabayı keşfederken tüm sokakları size kalacak. Herkes Positano ve Sorrento’ya giderken siz buranın eşsiz güzelliğinin keyfini uzun uzun sürebileceksiniz…
Saluzzo (Piedmont): Torino’ya bir saat mesafedeki bu küçük kasabayı görünce buraya bayılacaksınız… Kırmızı kiremitli çatıları olan evleri, çan kuleleri ve karla kaplı Alp manzarası sizi büyüleyecek… 14. yy’dan kalan kale La Castiglia ve Casa Cavassa burada mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor… Şu anda müzeye çevrilen Casa Cavassa sizleri bekliyor…
Collodi (Toskana): Floransa ve Pisa’nın arasında bir tepenin kenarına oyulmuş Toskana’da yer alan Collodi, Pinokyo (Daha doğrusu Pinokyo’nun yaratıcısı Carlo Collodi)’ya ev sahipliği yapmasıyla ünlü muhteşem bir Ortaçağ kasabası… Buradan, dünyanın en uzun ahşap Pinokyo heykelini içinde bulunduran Pinokyo Parkı’nı görmeden asla ayrılmamalısınız ve daha sonra da yakınlardaki Garzoni Bahçesine mutlaka uğramalısınız. Garzoni Bahçesinde göreceğiniz Rönesans dönemine ait heykeller, süslü çeşmeler ve yeşil bambu bahçeleri sizi oldukça şaşırtacak…
Castelluccio (Umbria): Deniz seviyesinden 1500 metre yükseklikte bir tepenin üzerinde bulunan Castelluccio, Apenin Dağlarının en yüksek kasabası ve tartışmasız en güzeli… Kasaba, bir tarafını karlı dağlara, diğer tarafını da bereketli, verimli kırmızı çiçekleri ve menekşeleriyle dolu ovalara dayamıştır. İlkbaharın sonuna kadar hissedildiği bu ovaların en güzel manzarası için mayıs sonu ve haziran başı en ideal zamandır. Güzel meydanlara ve basit ama sevimli kiliseye sahip olan bu kasaba sizleri bekliyor…
Monte Isola (Lombardiya): Kendisiyle aynı adı taşıyan bir adada bulunan Monte, İtalya’nın en güzel göllerinden birisinin ortasında bulunuyor: Iseo Gölü… Buraya gitmek için Milano’dan araba ile 1,5 saat gitmeli ve sonra da 20 dakika sürecek bir feribot yolculuğu yapmalısınız… Ama bu efora değecek çünkü bu doğal güzellik keşfedilmeye değer… Çok güzel tavernaları olan bu şirin kasabanın göl kenarında bulunan kafeleri, farklı barları ve güzel Madonna Della Ceriola şapeli de sizleri etkileyecek…
Alberobello (Puglia): Bu küçük sevimli kasaba Bari ve Puglia’nın çok yakınında bulunması sebebiyle ziyareti kolay bir kasaba… Kasabanın en büyük karakteristik özelliği ise koni şeklinde olması ve üzerlerine kar yağmış gibi puslu bir şekilde görünmesi… Alberobello bu özelliği sayesinde 1996 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası listesine girmeye layık görülmüştür. Alberobello ve yöreye özgü Trullo evlerinin üzerindeki en iyi manzaraya tanık olmak için ise Piazza del Popolo’nun yukarısında bulunan Belvedere Evine çıkabilirsiniz.
Belluno (Veneto): Piave Nehri üzerinde karla kaplı Dolomites dağları tarafından desteklenen yüksek bir uçuruma kondurulmuş Belluno, kuzey İtalya’nın en doğal küçük kasabalarından… Kasabaya tepeden baktığınızda, büyüleyici Rönesans dönemi yapıları, sarayları ve Roma mimarisi tarzı kiliselerini görecek ve gördüklerinize hayran kalacaksınız. Bu arada Venedik’e sadece bir saatten biraz fazla mesafedeki Belluno, konumuyla da oldukça başarılı…
Pietrapertosa (Bassilicata): Pietrapertosa, İtalya’nın en dramatik kasabalarının başında geliyor… Çıplak bir kayanın bir tarafına oyulmuş olan kasaba, denizden 1100 metre yükseklikte bulunuyor. Antik kalıntılar ve 9. yy’dan kalan Sarazen kalıntıları ile burası tam bir tarih kasabası… Ayrıca burada, dünyanın en fazla yükselen zeplinine binebilir ve bölgeyi tepeden seyretmenin o muhteşem keyfine varabilirsiniz…
Cefalu (Sicilya): Polermo’dan sadece bir saat uzaklıkta bulunan Cefalu, tam bir Ortaçağ şehri ve bu sebeple şimdiye kadar Cinema Paradiso başta olmak üzere birçok filme de sahne olmayı başarmış… Kısacası Cefalu, mozaik süslü katedralleri, sahil şeridi boyunca yapabileceğiniz yürüyüşleri ve La Rocca’da yakalayabileceğiniz gün batımlarıyla sizi, kendisine hayran bırakacak…
Sperlonga (Lazio): Sperlonga, birçok eski Roma İmparatorunun sayfiye yeri olma unvanını kazansa da günümüzde burayı ziyaret etmek için çok daha fazla sebeplerimiz var… Bozulmamış plajları, yemyeşil alanları ve trenle Roma’ya sadece bir saat mesafede oluşuyla tam bir hafta sonu tatil rotası… Kasaba aynı zamanda mükemmel bir müzeye sahip… İmparator Tiberius’un eski villasının kalıntıları üzerine kurulan Sperlonga Arkeoloji müzesi aynı zamanda şehirdeki en iyi manzaralardan birisine de sahip…