Volga Volga turunun programını incelerken aklımın takıldığı ve merakla geçmişlerini araştırmak istediğim bir etnik grupla karşılaştım; Don Kazakları… Hikayelerini araştırmaya başladığımda ise gördüm ki; kimliklerine dokundurmamak için diyar diyar dolaşan, savaşan ve vahşileşen bu halk, hayatı çoğumuzun gördüğünden çok daha farklı görüyor. Ben onların yaşamlarının içinden geçtim ve bu hayali yolculuğa sizleri de davet etmek istedim. Gelin Don Kazaklarının “değişim”e meydan okuyan hikayesini birlikte okuyalım…
Dünya üzerinde yaşayan halkların büyük bir çoğunluğu zamanla değişime uğramış ve geleneklerinden tutun da yeme içme alışkanlıklarına, kılık kıyafetlerinden teknolojiyi hayatlarına alış şekillerine kadar her şekilde yenidünyaya adapte olmuşlardır. Ancak bunlardan bazıları var ki hala kimliklerine el dokundurmamış ve yaşamlarını çok az bir asimile ile sürdürmeye çalışmaktadırlar. İşte bu halklardan birisi de ‘Don Kazakları’dır.
Don Kazakları Kimdir?
Don Kazakları, Ukrayna ve Güney Rusya yerli halklarının karışımı ile 15. Yüzyılda Don ve Dinyeper Nehirleri civarında ortaya çıkan etnik bir gruptur. Bu Don Kazaklarının Kazakistan’da yaşayan Türki kökenli kazaklarla hiçbir alakalarının olmadığını baştan söylemekte fayda görüyorum. Bu topluluk savaşçı özellikleriyle tanınmaktadır.
Don Kazakları, Kuzey Kafkasya’daki Çerkezlerle yapılan savaşlarda vahşilikleri ve acımasızlıklarıyla Ruslar’ın en büyük silahı olmuş ve yükseliş dönemindeki Rus İmparatorluğu’nun vurucu gücü rolünü üstlenmişlerdir.
“Değişim” kelimesinin ‘D’sini bile hayatlarına sokmayan Don Kazakları, 1940’lı yıllarda, dinlerinden ve özgür yaşantılarından ödün vermektense Rusya’daki evlerini barklarını bırakıp Manyas dolaylarına yerleşmişler. Bir grup Kazak da 1883 yılında Romanya’dan göç ederek Akşehir Gölü kıyısına yerleşmiş. Balıkçılıkla uğraşan, tatlı su balıkçılığına dair bilinenleri Türklere öğreten Kazaklar, Kocagöl ve civar köylerde Türk komşularıyla mutlu mesut yaşarken tersine göç etmek durumunda kalmışlar. Göçün en bariz sebebi ise evlenme sıkıntısı yaşamaları. Kendi aralarında yedi göbek evlenme yasağı olan Kazaklar, Türklerle evliliğe de yanaşmayınca ciddi bir açmaza girmişler. Krug adındaki meclisleri ve dinleri gereği sadece Ortodokslarla evlenmelerine müsaade edilen Kazaklar Rusya’ya döndükleri zaman evlilik sıkıntısını kısmen aşsalar da eski yurtlarında umdukları hayatı bulamamışlar. Anadolu’da iki yüzyıl boyunca kültürlerini dondurmuşlar fakat anayurtlarına döndüklerinde her şeyi değişmiş bulmuşlar.
Ancak Don Kazaklarından bazıları, Rusya’ya göç etmek yerine Amerika’ya göç etmiş ve Rusya’ya göç edenler fakir, Amerika’ya göç edenler ise zengin olmuş… Amerika’ya göç eden Don Kazakları daha özgür karar vererek bağımsızlığı ve asimile riskini de beraberlerinde götürdüler ancak kader onlara zenginliği vererek büyük bir sürpriz yaptı… Bunun yanı sıra anayurdu, Rusya’yı seçen Don Kazakları da büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktan kaçamadılar.
Dışarıya kendilerini kapatan ve geleneklerini bozmadan, asimile olmadan yaşayabilmek için devlete bile asilik yapan bu Don Kazakları, inanılmaz derecede muhafazakâr… Evlerine yabancı kabul etmeyen bu etnik grup, ibadetlerini de gizli yapıyor.
Don Kazaklarından bazıları Ruslarla evlenmiş fakat Malakanlar bu tür evlilik yapan çocukları reddetmiş. İçinde 5 bin yıl öncesinin din anlayışına dair bilgiler olan ve ‘Güneş’ adını verdikleri bir de kitapları ona Don Kazakları, ibadet ve sosyal yaşantılarında bizden çok şey almışlar. Mevlit okutuyor, sünnet merasimi yapıyorlar. Şu anda 50 ve üzeri yaş grubunda olan Kazakların ve Malakanların hepsi Türkçe biliyor. Hatta çocuklarına Türkçe öğretenler bile var.
Adını belki de hiç duymadığınız bu etnik topluluk, kendi benliklerini yaşatmak için ne sıkıntılara, ne zorlu göçlere maruz kalmışlar aslında.
Benim kısaca bahsettiğim Don Kazaklarının yaşamını gerçekten merak ediyor ve okumaya değer görüyorsanız size, Servet Somuncuoğlu’nun yıllar süren araştırmalar neticesinde yazdığı Don Kazakları adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Bizden çok uzakta yaşayan bu halkı tanıma fırsatına küçük bir araştırmayla ulaşabilirsiniz ancak bunun yanında onları görmek de isterseniz Volga Volga Turunda “Sibirya ve Kazak Dansları” ekstra turunu alarak bu fırsatı yakalayabilirsiniz. Onları yakından görmek ve tarihlerini biraz bilerek analiz etmek paha biçilemez olacaktır. Zaten diyar diyar gezme sebebimiz, başka kültürleri tanımak, başka başka halkların yaşamlarının içinden geçmek değil mi?
Ebru Yılmaz