Kaşifler, dünyanın en uzak köşelerini araştırmak için hayatlarını ve sağlıklarını tehlikeye atar…
“Beş yaşından beri, bahçe kapısından çıkıp, önümüzden geçen yolu takip ederek bilinmeyeni keşfetme özlemi duyardım” diye yazmıştı Fransız seyyah Alexandra David-Neel. Bu derin keşfetme arzusu birçok serüvenci için geçerlidir.
İsveçli coğrafyacı Sven Hedin gibileri kendilerinden önceki seyyahların yazdıklarından etkilenirler. Bazıları da, doğal dünyaya yönelik giderilemez bir bilgi susuzluğu ile harekete geçerler. Hangi motivasyonla olursa olsun, bu dayanılmaz keşfetme tutkusu, insanlara, en aşırı fiziksel zorlukları bile göze alma cesareti verir.
Gobi’de Dinazorlar
Amerikalı doğa bilimci Roy Chapman Andrews, 1920’li yıllarda bir grup bilim adamının başında, Moğolistan’daki Gobi Çölü’ne gittiğinde asıl ilgi alanı kartallardı ve bu ilgi onlara büyük bir buluş yapma fırsatı sağladı. Bir kartal yuvasının yanında 95 milyon yıllık bir dinozor yumurtası buldular. Bu, dinozorların yumurtladığına dair ilk kanıttı.
Yak Üstünde Tırmanış
İsveçli coğrafyacı Sven Hedin, Orta Asya haritasını çıkarmak için, çoğunlukla deve sırtında olmak üzere, tam kırk yıl harcadı. 1894 yılındaysa 6000 metreden daha yüksek olan Pamir Dağlarına bir yak üzerinde çıkmıştı.
Tibet’te Bir Öncü
Bir Parisli olan Alexandra David-Neel isimli kadın serüvenci, 1924 yılında Tibet Dağlarını yayan olarak gezdi ve yasak şehir Lhasa’ya giren ilk Avrupalı kadın oldu.
Antarktika’da İki Kış
Ernest Shackleton’ın 1914’de, yanındaki 27 kişiyle birlikte, Antarktika’yı yürüyerek geçme planı, gemisinin bir buzdağına çarpması sonucu suya düşmüştü. Dondurucu soğukta geçen iki kıştan sonra Shackleton, bir botla Güney Georgia’ya ulaşmayı başardı ve yardım alarak geride kalan arkadaşlarını kurtardı.
