Tarihin en merak uyandıran kâhinlerinden biri olan Nostradamus, gerçek adıyla Michel de Nostredame, 14 Aralık 1503 tarihinde Fransa’nın güneyindeki Saint-Rémy-de-Provence adlı kasabada dünyaya geldi. Yaşadığı dönemdeki politik çalkantılar, Avrupa’yı kasıp kavuran veba salgınları, kraliyet saraylarının komploları ve din savaşları arasında, hazırladığı kehanet kitaplarıyla büyük bir ün kazandı. Hayatı boyunca hem tıp alanında hem de astroloji konusunda çalışmalar yaparak öne çıkan Nostradamus, ölümünün üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen hâlâ tartışılmaya ve ilgi çekmeye devam ediyor. Şimdi gelin, sizinle birlikte onun yaşam serüvenine, kariyer basamaklarına, aile hayatına ve saraya kadar uzanan yolculuğuna yakından bakalım.
Fransa turlarımızı incelemek için buradaki linke tıklamayı unutmayın!

Ailesi ve İlk Yılları
Nostradamus, Yahudi kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi, o dönemin yaygın baskıları yüzünden Katolik Hristiyanlığa geçmek zorunda kalmıştı. Bu durum, Nostradamus’un yetiştiği entelektüel çevrede farklı inanç, kültür ve fikirlerden beslenmesini sağladı. Bazı kaynaklar, dedelerinin dönemin önde gelen bilginleri arasında olduğunu ve Nostradamus’un ilk eğitimini daha çok dedesinden aldığını belirtir. Küçük yaşlardan itibaren matematik ve astronomi alanına özel bir ilgi duyduğu, özellikle gök cisimlerinin hareketlerini incelemekten büyük keyif aldığı anlatılır.
Nostradamus, gençlik yıllarının bir kısmını Avignon’da geçirdi. Zengin ve kültürel anlamda gelişmiş bu kent, üniversitelerin ve kilise kurumlarının bulunduğu önemli bir öğrenim merkeziydi. Burada hümanist eğitim aldı; felsefe, klasik diller (Latince ve Yunanca) gibi konularda kendini yetiştirmeye başladı. Ne var ki, kısa bir süre sonra Avrupa’da etkili olmaya başlayan veba salgını yüzünden Avignon Üniversitesi kapılarını geçici olarak kapattı. Bu salgın, Nostradamus’un hayatında büyük önem taşıdı; zira ilerleyen yıllarda tıp alanındaki çalışmalarının temelini de o günlerdeki yaşantısı oluşturacaktı.
Tıp Eğitimi ve Salgınla Mücadele
Veba salgını, 16. yüzyıl Avrupası’nın en büyük kâbuslarından biriydi. İnsanların kitleler hâlinde ölmesine sebep olan bu hastalığa karşı, dönemin tıp bilgisi son derece sınırlıydı. Nostradamus bu korkunç tablo karşısında harekete geçmek istedi ve tıp alanında uzmanlaşmaya karar verdi. Montpellier Üniversitesi’nde tıp eğitimi almaya başladı. Ancak burada da çeşitli tartışmaların odağında yer aldı; zira onun astrolojiyle ilgilenmesi ve farklı şifa tekniklerine merak duyması, hocalarıyla görüş ayrılıklarına düşmesine neden oldu. Yine de, dönemine göre oldukça ilerici denilebilecek tedavi yöntemleriyle veba hastalarının bakımını üstlendi ve birçok kişinin hayatını kurtardığı söylenir.
Başarılı tıp çalışmaları ve “modern sayılabilecek” temizlik, hijyen önlemlerini öneriyor olması sayesinde, kısa sürede ismini duyurdu. Özellikle havayı temizleyici bitkiler ve antiseptik karışımlar kullanarak, enfeksiyonun yayılmasını engellemeye yönelik pratiklerini yaygınlaştırdı. Veba salgını sırasında gösterdiği cesaret ve yardımseverlik, halk arasında büyük takdir topladı. Bu süreç, onun daha sonra ünlenmesinde ve toplumun ona “bilge kişilik” yakıştırmasında etkili oldu.
Evlilikleri ve Aile Yaşamı

Nostradamus’un özel hayatı, ne yazık ki trajedilerle doluydu. İlk evliliğini muhtemelen 1530’lu yıllarda yaptı. Eşinin kim olduğu konusunda kesin kaynaklar olmasa da, bu evliliğinden iki çocuğu olduğu belirtilir. Ancak döneminin amansız hastalığı olan veba, onun aile saadetini de gölgeledi. İlk eşi ve çocukları, bu korkunç salgın yüzünden hayatını kaybetti. Nostradamus’un, aile üyelerini kurtarmak için tüm bilgisini ve uzmanlığını kullanmasına rağmen başarılı olamaması, onda derin bir üzüntü ve yas dönemine sebep oldu.
Ailesinin ölümüyle büyük bir sarsıntı yaşayan Nostradamus, bu acıyı atlatmak amacıyla farklı şehirlere seyahatlere çıktı ve çeşitli araştırmalar yapmak üzere yollara düştü. Astroloji, simya ve çeşitli ezoterik öğretilere merak saldığı dönemin başlangıcı, bu kayıpların ardından yaşadığı yalnızlık ve manevi arayış sürecine denk gelir. Yeniden evlenmesi ise 1547 yılını bulacaktı. Bu evliliğiyle birlikte hayatına daha sakin ve istikrarlı bir dönem girmiş, Salon-de-Provence’ta yerleşik hayata geçerek çalışmalarını yoğunlaştırmıştı. Bu ikinci evliliğinden de altı çocuk sahibi oldu.
Saray ve Kraliyet Bağlantıları
Nostradamus’un ünü, nihayetinde Fransa’nın kraliyet ailesine ve saray çevrelerine kadar ulaştı. Özellikle dönemin önemli siyasi figürlerinden olan Kraliçe Catherine de’ Medici, onun kehanetlerinden ve astrolojik yeteneklerinden büyük ölçüde etkilenmişti. Rivayetlere göre, Nostradamus özellikle Fransa Kralı II. Henri ve onun ölümüne dair kehanetleriyle saray çevresinde büyük korku ve hayranlık uyandırdı.

Ünlü bir örnek vermek gerekirse, “Aslan Gençlik” olarak adlandırdığı bir dörtlükte, altın kafeste iki aslanın savaşını betimlediği ve bunlardan birinin diğerinin gözünü mızrakla deleceğini, daha sonra öleceğini yazdığı söylenir. Bu kehanet, II. Henri’nin bir turnuva sırasında miğferinin vizöründen mızrak geçip gözüne saplanarak ölümüne yorulmuştur. Doğru mu yanlış mı bilinmez, ama söylentiler bu şekilde yayılarak kraliyet sarayında Nostradamus’a duyulan ilginin daha da artmasına yol açtı.
Catherine de’ Medici, Nostradamus’u resmen saraya davet ederek doğum haritalarını yorumlamasını istedi. Onun politik öngörüleri, astrolojik analizleri ve mistik havası o kadar etkiliydi ki; kraliyet aileleri için düzenli olarak takvim, kehanet ve yıldız falı yorumları hazırlıyordu. Tabii bu ilgi, beraberinde düşmanlıkları da getirdi. Bazı din adamları ve soylular, onun kehanetlerini sapkınlık olarak görmüş ve susturulması gerektiğini savunmuştur. Buna karşın, kraliçenin koruması altında olmaya devam ederek çalışmalarını sürdürdü.
Astroloji, Kehanetler ve “Les Prophéties”
Nostradamus, günümüzde en çok “Les Prophéties” (Kehanetler) adlı eseriyle tanınır. İlk kez 1555 yılında yayımlanan bu kitap, her biri dört mısradan oluşan yüzlerce kıtayı barındırır. Bu kıtaların her birinde, gelecekte meydana gelebileceği iddia edilen önemli olaylardan bahseder. Dilinin muğlak, sembollerinin karmaşık ve çoğu zaman anlaşılması güç olması, kitabın yüzyıllardır farklı yorumlara açık kalmasına neden oldu. Birçok tarihçi, Nostradamus’un yazdıklarını dönemin siyasi atmosferi ve kendi geleceğe dair tahminleriyle harmanlamış olabileceğini düşünür.

Kitapta geçen kehanetlerin birçoğunun, yıllar sonra gerçekleşen tarihsel olaylarla ilişkilendirildiğini duymuş olabilirsin. Bunların arasında Büyük Londra Yangını (1666), Fransız İhtilali (1789), Adolf Hitler’in yükselişi, hatta 11 Eylül 2001 terör saldırıları gibi oldukça geniş bir yelpaze bulunur. Ancak bu ilişkilendirmeler, modern dönemdeki yazarlar ve meraklılar tarafından yapılan yorumlara dayanır. Kimi araştırmacılar, Nostradamus’un kullandığı belirsiz ifadelerin “her olaya uyarlanabilir” nitelikte olduğunu söyler. Örneğin, kehanetlerde isim vermez; bunun yerine semboller, astrolojik işaretler ve döneminin diline ait imgeler kullanır.
Hayatındaki İlginç Olaylar ve Tanıklıkları
Nostradamus’un yaşam öyküsünde dikkat çeken ilginç olaylar arasında, en çok sarayda yaşadıkları ve dönemin Engizisyon mahkemesine düşme tehlikesi yer alır. Kilise, sapkınlık ya da şeytanla işbirliği yaptığı iddiasıyla onu yargılamayı düşünmüş, ancak hem halkın desteği hem de kraliçenin koruması sayesinde Nostradamus bu süreçten büyük zarara uğramadan çıkmış. Yine de, hakkında çıkarılan dedikodular ve iftiralar onun Fransa’nın farklı bölgelerinde sık sık yer değiştirmesine neden olmuş.
Seyahatlerinin birinde, bir keşişle karşılaştığı ve bu keşişin ileride “Papa” olacağını söylediği rivayet edilir. Bahsedilen keşiş, ileride Papa V. Sixtus olarak görev yapmıştır. Bir başka anlatıya göre de, Nostradamus yolda yürürken bir çiftçinin önünde diz çöker. Yanındakiler bu davranışına anlam veremez, ancak Nostradamus bu gencin ileride Fransa Kralı olacağını söyler. Bir efsaneye göre bahsi geçen kişi gerçekten de soylu bir kan bağı taşıyormuş. Bu hikâyelerin ne kadar doğru olduğu her zaman tartışma konusu olmuş, ama halk rivayetleri arasındaki popülaritesini korumaya devam etmiş.
Felsefesi ve Çalışma Yöntemi
Nostradamus’un kehanetlerini oluştururken astrolojiden, astronomiden, İncil’deki sembolik anlatılardan, antik metinlerden ve kendi dönemindeki siyasi olaylardan esinlendiği düşünülür. Kendi ifadesine göre, geceleri yıldız haritalarını incelerken meditasyon hâline benzer bir trans durumu yaşıyor; bu trans hâlinde gelecekte olabilecek olayları sembolik dilde “gördüğünü” iddia ediyordu. Günümüze ulaşan notlarında, özellikle astrolojik etkileşimlerin üzerinde çok durduğu, gezegenlerin ve yıldızların insanların kaderini belirlemede etkili olduğunu savunduğu görülür.
Bununla birlikte, sadece kehanetleriyle değil, hekimliği ve eczacılığıyla da öne çıkan bir kişiliğe sahipti. İyileştirici otlar, bitki özleri, kimyasal karışımlar konusundaki bilgisi ile dönemin tıp anlayışına yeni bakış açıları kazandırdı. Elbette ki o dönem bugünkü modern tıp standartlarından uzaktı; bu yüzden geliştirdiği ilaçlar ve önlemler, günümüzden bakıldığında oldukça sıradışı gelebilir. Ne var ki, bazı notlarında kişisel hijyen, temizlik ve sağlık koruması konusundaki ısrarlı tavsiyeleri, ilerleyen yüzyıllarda tıp otoritelerince de doğrulandı.
Saraya Davet ve İktidara Yakınlığı
Kraliyet sarayında danışmanlık yaptığı bilinen Nostradamus, dönemin politikasını yönlendirme gücüne sahip soylularla da etkileşim içindeydi. Bu durum, onun kehanet kitaplarında politik olaylara dair bolca imada bulunmasına zemin hazırladı. Özellikle din savaşlarıyla çalkalanan Fransa ve gücü elinde tutan Katolik monarşi için kehanetlerde bulunduğu, bazen de soy ağacına dair öngörüler yaptığı rivayet edilir. Catherine de’ Medici’nin, kendi oğullarının geleceği konusunda sıkça onun fikrini aldığı, hatta hangi oğlunun tahta en uygun aday olduğunu bile tartıştığı kayıtlara geçmiştir.

Saray hayatı her zaman konfor ve itibar anlamına gelse de, Nostradamus için uzun vadede büyük bir baskıyı da beraberinde getirdi. Çünkü saray çevresindeki entrikalar, güç mücadelesi, rakip danışmanlar ve soyluların kıskançlıkları, onu sürekli tehlikeli bir atmosferin içine çekiyordu. Kendisini kraliyet ailesine ispatlamak, aynı zamanda rakiplerine karşı da konumunu korumak zorundaydı. Bu gerilimli dönemde, kehanetlerini bir yandan kraliyet ailesiyle paylaşırken diğer yandan da “Les Prophéties”i genişletmeye devam etti.
Son Yılları ve Ölümü
Nostradamus, hayatının son dönemlerinde sağlığının bozulmasıyla beraber inzivaya çekilmeye başladı. Özellikle gut ve artrit gibi eklem rahatsızlıkları, yaşlılık döneminde hareket kabiliyetini önemli ölçüde kısıtladı. Buna rağmen, astrolojik incelemelere ve kehanet kitaplarının düzenlenmesine vakit ayırmaya devam etti. 1566 yılında, 1 Temmuz’u 2 Temmuz’a bağlayan gece, kendi ölümünü de önceden bildiği iddia edilir. Rivayete göre, asistanına “Gündoğumunda beni ölmüş bulacaksın” demiş ve hakikaten de sabah ölü bulunmuştur. Öldüğü yer, uzun yıllar yaşadığı ve en çok benimsediği yer olarak bilinen Salon-de-Provence’taki eviydi.
Ölümünün ardından kilise tarafından sapkın ilan edilmekten kurtulmak için, dostları tarafından cenaze töreni mümkün olduğunca geleneksel Katolik usüllerine göre gerçekleştirildi. Ardından mezarı da özel bir şapele kondu. Yüzyıllar sonra, mezarının açıldığı ve hatta kafatasının alınıp onunla ilgili deneyler yapıldığı gibi şehir efsaneleri dolaşmaya başladı. Fakat bu efsanelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı her zaman belirsiz kaldı.
Kehanetlerin Etkisi ve Modern Yorumlar
Nostradamus’un en büyük mirası şüphesiz kehanetleri oldu. Onun muğlak, şiirsel ve simgesel dili, her dönem farklı tarihsel olaylara uyarlanabilir nitelikte. Bu nedenle, modern çağda hem komplo teorisyenleri hem de popüler kültür meraklıları arasında büyük ilgi uyandırdı. Her büyük felaketin ardından, “Nostradamus bunu önceden yazmıştı!” söylemini duymak artık bir gelenek hâlini aldı. Elbette, onun öngörülerine tamamen inananlar kadar, bunların sadece rastlantısal eşleşmeler olduğunu ileri süren şüpheciler de mevcut.
Günümüzde Nostradamus üzerine sayısız kitap, makale, belgesel ve film bulunuyor. Kimi araştırmacılar, kehanetlerin ardında aslında Rönesans dönemi Avrupa’sının siyasi ve kültürel atmosferini yansıtan ipuçları olduğunu vurgularken; kimileri de onun gerçekten “ruhî” bir yeteneği olduğunu düşünüyor. Gerçek ne olursa olsun, Nostradamus’un adı hala tarihin en ünlü kahinleri arasında anılıyor ve popüler kültürde kendisine sıkça gönderme yapılıyor.
Nostradamus; yalnızca kehanetleriyle değil, aynı zamanda yaşadığı dönemin bilim, tıp ve astroloji anlayışını da yansıtan çok yönlü bir karakter. Tıp eğitimiyle veba salgınına karşı çabaları, ilk ailesini kaybedişiyle yaşadığı derin acı, ikinci evliliğindeki altı çocuğuna rağmen saray hayatındaki sorumluluk ve tehlikeler, Fransa Kraliyet ailesiyle olan yakınlığı, Engizisyonun gölgesinde yaşadığı endişeler… Tüm bunlar, onun hayatını sıradışı kılmakla kalmamış; bıraktığı eserlerin ve kehanetlerin de bu denli ilgi çekici olmasının temel sebeplerinden biri olmuş.
Bir yandan dönemin ortodoks tıp anlayışına meydan okuyarak hastalara yardım eden bir hekim, diğer yandan astrolojik haritalar ve mistik sembollerle gelecek hakkında iddialarda bulunan bir kâhin olarak, dünya tarihine bambaşka bir iz bıraktı. Sarayda ve halk arasında aynı anda saygı gören nadir isimlerden biri olması, onun yeteneklerinin ve dehasının da bir kanıtı sayılabilir. Elbette kehanetlerinin doğruluğu ya da yanlışlığı, bugünün insanı için hâlâ bir muamma. Fakat şu bir gerçek ki, Nostradamus’un ismi ve efsanesi, asırlar boyu süregelen merakın ve tartışmanın ana ekseninde durmaya devam edecek.
Eğer Orta Çağ’dan başka bir kahramanın, Jeanne d’Arc’ın yaşamını okumak isterseniz de buradan okuyabilirsiniz.