Paris’in ‘Demir Leydi’si Eyfel Kulesi… Bu kulenin ne zamandan beri Paris sokaklarında yaşadığını biliyor musunuz? Ya da neden burada olduğunu? Eğer şimdiye kadar araştırma şansı bulamadıysanız, Eyfel’in ilginç hikâyesini duymaya hazır mısınız?
“Paris” denilince ilk akla gelen şey Eyfel Kulesi olmuyor mu? Ya da birisi Paris’e gideceğiniz söylediği zaman, ona, hep bir ağızdan, “Eyfel’i görmeden sakın gelme!” diye söyleyesimiz gelmiyor mu?
İşte tam da bu sebeple, Paris’le bütünleşmiş olan Eyfel’in hikâyesini sizlerle paylaşmak istedik…
Eyfel Kulesi’nin 1887 yılına dayanan bir geçmişi var. 1887’de yapımına başlanan ve 1889 yılına gelindiğinde yapımı sonlanan Eyfel Kulesi’nin, gelecekte Fransa’nın sembolü olacağını, o dönemde, büyük ihtimal kimse tahmin edemezdi.
Eyfel Kulesi, Fransiz Devrimi’nin 100.yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris Fuarı için özel olarak yapıldı. Aslen 1888 Fuarı için Barcelona’ya yapılması planlanan kulenin, bu fikir reddedilince, Paris’te Seine Nehri’nin kıyısında Champ de Mars’da yapılmasına karar verildi. İsmini, inşa eden mühendis Alexandre Gustave Eiffel’den alan Eyfel Kulesi için 3000 işçi tam 2 yıl 2 ay çalışmıştır. Kule yapılırken astronomik rakamlarda malzeme kullanılmıştır. 18.000 parça demirin 2,5 milyon perçinle tutturulduğu yapı, anten dâhil toplam 324 metre yüksekliktedir. Bu da yaklaşık 80 katlı bir binaya eşittir. Bu özelliğiyle de 1931 yılında New York’taki Empire States binası yapılana kadar dünyanın en uzun yapısı olmuştur. Kulenin başarısından dolayı Mühendis Eiffel’e ‘Legion d’Honneur Ödülü’ verilmiştir.
Eyfel Kulesi, yapıldığı tarihte, başta o dönemin ünlü sanatçıları olmak üzere birçok kişiden oldukça büyük tepkiler almıştır. “Metal yığını” olarak nitelendirilmiş ve şehrin yapısını bozduğu iddia edilmiştir. Ancak tüm yükselen sesler, bu kulenin fuar için yapıldığı ve yakın zaman sonra yıkılacağı gerekçe gösterilerek susturulmuştur. Daha sonra kulenin, 20 yıllığına yapıldığı açıklanmış ve sonrasında kesinlikle yıkılacağı kararlaştırılmış ancak 1909 yılına gelindiğinde de ve hatta sonrasında da “Demir Leydi” tüm zarafetiyle Paris sokaklarında dikilmeye devam etmiştir.
Dönemin Parizyen sanatçıları mimarisinin rezalet olduğu ve Paris’in görsel itibarını zedeleyeceği sebebiyle yapımına karşı kampanyalar başlatmıştır. Bu konuda en bilinen hikâye İngiliz şair, sanatçı William Morris’in zamanının çoğunu Eyfel’de geçirmesi üzerinedir. Kendisine, “Kule herkesten çok sizi cezbediyor” dendiğinde, “Koca Paris’te bu çirkin demir yığınını görmediğim tek yer burası olduğu için burada oturuyorum” der.
2. Dünya Savaşı’nda Eyfel Kulesi
1940’da Hitler’in Fransa’yı İstilası sırasında, Eyfel Kulesi’nin, Fransızlar tarafından tüm asansör kabloları kesilmiştir fakat istila sonrasında askerler tepesine tırmanarak Gamalı Haç bayrağını asmıştır. Hitler de üşenmemiş, yürüyerek Eyfel’in tepesine çıkmıştır. 1944’te müttefikler Paris’e yaklaşınca Hitler, Eyfel Kulesi’nin ve tüm şehrin yakıp yıkılmasını emretmiştir. Dönemin Paris Valisi General Dietrich von Choltitz emre itaat etmeyerek Eyfel’in ve Paris’in diğer önemli yapılarını günümüzde görebilmemizi sağlamıştır.
Eyfel Kulesi, yapımından bu yana kendisini ziyaret eden 200,000,000’den fazla insanla, dünyanın yılda en çok ziyaret edilen paralı anıtıdır. Yılda yaklaşık altı milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. 24 metre yüksekliğindeki televizyon anteni ile birlikte kulenin yüksekliği 324 metredir. Ağırlığı yaklaşık olarak 10.000 ton civarında olan kule, 125 metre genişlik ve 125 metre derinlik ölçülerine sahiptir. Eyfel Kulesi günümüzde de hala 7 yılda bir 25 boyacı tarafından 60 ton boya ile 15 ay boyunca boyanmaktadır. 1665 tane basamağı olan kulenin ihtişamlı görüntüsü tarih boyunca birçok kötü olaylara da sahne olmuştur. Yapımında, alınan sıkı önlemler sayesinde bir işçinin ölümü ile tamamlanan kule, sonrasında birçok hikayede gözyaşının kaynağı olmaktan kendisini kurtaramamıştır. Kuleden intihar edenlerin sayısı neredeyse 400’ü bulmuştur.
Eyfel Kulesi yapımından itibaren birçok önemli olaya da sahne olmuştur. Kuleye tırmanan dağcılar, kule tepesinden atlayan paraşütçüler, hatta bisiklet ile kuleden inenler bile olmuş. En önemli olaylardan biri ise 1912 yılında Parisli terzi Reichelt’in kendi tasarladığı pelerini ile kuleden atlaması olmuş. Kuleden uçmaya çalışan terzi herkesin gözü önünde yere çakılmış, yapılan otopside ise terzinin yere düşmeden önce kalp krizi geçirdiği ortaya çıkmıştır. Radyo ve televizyonun yaygınlaşmasının ardından Eyfel Kulesi harika bir istasyon olmuş. 1925-1934 yılları arasında ise Eyfel Kulesi Citroen tarafından dünyanın en büyük reklam panosu olarak kullanılmış.
Eyfel Kulesi’nin Maliyeti
Eyfel Kulesi’nin inşası toplam 7.739.401 Frank’a mal olmuştur. Ancak açılıştan sonraki ilk 5 ayda 1,9 milyon turist ziyaret edince masrafların dörtte üçü çıkarılmıştır. Senesi dolmadan da yapı kâr elde etmeye başlamıştır.
Eyfel Kulesi, hala dünyanın en çok turist çeken noktalarından birisi olma ününü kaybetmemiştir… Eyfel, dünyanın en çok tanınan kulelerinden birisi olarak tarihe, ismini ve hikâyesini yazdırmayı başarabilmiştir.
Muhteşem…Başarı ve Aşk Simgesi