Dünyanın tepesinde yer alan bu yalnız ve buzlu ada, yılın neredeyse yarısı hiç güneş almaz… Dünyadaki karmaşadan uzak duran Ellesmere Adası, çok sert iklim koşullarına bağlı olarak izole olmuştur. Hava son derece temizdir. Buz kütleleri, çıplak dağlar ve iri buzullar yer üstünde dikili durmaktadır. Bu durum onlara hem yakınlık hem de uzaklık gibi ürpertici bir izlenim kazandırır.
Aydınlık ve Karanlık
Yazın güneş geçici olarak ufku çevreler ve şaşırtıcı gölgeler oluşturur. Ancak güneş ışığı kasım başından martın sonuna kadar kendisini hiç göstermez.
Ellesmere, İzlanda’nın neredeyse iki katıdır. En kuzeyindeki noktası, yani Kolombiya Burnu, Kuzey Kutbu’na sadece 756 km mesafededir. Güneşin karları erittiği güney tarafında ise dağlar, kendilerini çevreleyen bembeyaz örüntüye inat, gri-siyah bir renge sahiptir. Bazıları buzların aşındırmasıyla keskin ve düzgün bir şekle bürünmüştür. Biçimleri, uzunluklarını gizlemektedir. Kuzey Grant Land Dağlarındaki Barbeu Dağı 2600 m olup, doğu Kuzey Amerika’nın en yüksek zirvesidir.
Kıyı şeridi fiyortlarla bezeli ve buzullarla çevrilidir. Bunların arasında Archer Fiyordu gibi fiyortlar denize doğru 700 m’ye varan geniş uçurum inişlerine sahiptir. Yılın birçok zamanında adayı çevreleyen deniz, ince bir buz tabakasıyla örtünerek havaya sürekli bir ürperti verir. Kışın hava sıcaklığı -45 dereceye kadar düşebilir ve hatta yaz aylarında bile, yani haziran ile ağustos arasında, sıcaklıklar 7 derecenin altında seyreder. Ancak bulutsuz havalarda bu sıcaklık 21 derecenin üzerine çıkabilir.
Buzlu olmasına rağmen ada, karla kaplı değildir. Aslında bir çöldür, yüzey buharlaşmasına neden olacak yeterli sıcaklık olmadığı için yağış oranı (kar, yağmur ve yoğunluk) yıl içinde 60 mm’dir. Boyutuna rağmen Ellesmere Adası’nın nüfusu neredeyse yok denecek kadar azdır. Sadece güneydeki Grise yönünde bir yerleşim yeri bulunur. Bu bölge Kanada’nın en kuzeyinde yaşayan topluluk unvanına sahip olup 100 Eskimo’dan ibarettir. 1953’te Kanada Hükümeti’nin incelemeleri ile keşfedilmiştir. Ancak Grise Fiyördü adanın ilk yerleşim yeri değildir. Adaya insanlar ilk olarak 4000 yıl önce yerleşmişlerdi. Bunlar Sibirya’dan Alaska’ya göç eden ilk Amerikalıların soyundan gelmekteydi. Büyük kayalarla çevrili kamp alanları gibi antik kalıntılar halen görülebilmektedir çünkü adaya zaman içinde çok az dokunulmuştur. Eskimoların ataları olarak kabul edilen, ‘Thule’ insanları olarak bilinen bu ilk yerleşimciler, 1250 yılında buralara gelmeye başlamışlardır. Ancak kışlar sertleştiğinden 1953 yılına kadar hiçbir Eskimo bu adada yaşamamıştır.
Ellesmere Adası’nda ağaç yoktur. Adaya en yakın ağaç kümesi güneye doğru 2000 km uzaklıktaki Kanada topraklarındadır. Yazları birçok yerde kar erir ve nehir kıyıları gibi tehlikeden uzak noktalarda kuzey kutbu çiçeği olan yabani bitkiler yetişir. Hazen Gölü’nde örneğin, oldukça fazla sayıda yabani bitki yetişmektedir.
Binlerce beyaz kutup tavşanı, misk, öküz sürüleri ve ren geyikleri çimenlerde otlarlar. Bu adadaki ren geyikleri ana karadaki geyiklere oranla daha küçük ve beyazdır, kış yüzünden güneye göç edemezler. Misk öküzü ve kuzey kutbu tavşanları gibi bu canlılar da likenler ve beyaz kar örtüsünün altında buldukları yeşilliklerle beslenerek hayatta kalmaya çalışırlar. Yaz-kış, kutup tilkileri ve kurtlar tarafından avlanırlar. Yazın, bu adada görünen kar baykuşu gibi kuşların çoğu, kışın daha ılık iklimlere gitmek için güneye göç eder. Kutup kırlangıçları Antarktika’ya kadar neredeyse tüm dünyanın yarı mesafesi kadar yol alır ve yazı orada geçirirler. Kar kiraz kuşları ve kar tavukları, kışın buldukları yeşilliklerle beslenerek hayatta kalmaya çalışırlar.
Hassas Çevre
Ellesmere Adası’nın yabani hayatıyla ilgili olarak, soyun devam etmesi ile soyun tükenmesi arasında çok ince bir denge bulunmaktadır. Ren geyiklerinin 90’ı 1891 ve 1906 yılları arasında Robert Peary’nin Kuzey Kutup gezisi sırasında öldürülmüştür. Peary’den sonra bu canlılara, “nesilleri, tükenmeye yüz tutmuş canlılar adı” verilmiştir. Ne yazık ki bu canlılardan sadece birkaçı nesillerini devam ettirebilmiştir.
Hassas doğası anlaşıldıktan sonra, adaya, 1988 yılında ulusal park yapılmıştır. İsviçre’den daha küçük bir alanı kapsayan park alanı, Kuzey Kutup Dönencesi’nin en büyük gölü olan 70 km uzunluğundaki Hazen Gölü’nü de içine alır. Ziyaretçiler yaz aylarında parkta yürüyüş yapmak ve parkın benzersiz güzelliklerini görmek üzere bölgeye gitmektedirler. Bu durum adanın kırılgan doğasını bozabilecek olsa da, ada çevresi gezilere açıktır.
Kuzey Kutbunda İlk
Ellesmere Adası’ndaki Conger Kalesi bir üstür. ABD Donanmasında görevli Robert Peary (1856 – 1920), 1909 yılında bir grup insana liderlik edip, onları buraya getirdi. Bu onun dördüncü girişimiydi. Bu adanın kulübeleri ve dökme demir ocakları kuru havada korunmuş eski kâşiflerin akıldan çıkmayan kalıntılarıdır.
Komutan Peary, Eskimo atlarını ve köpek kızaklarını kullanarak erzak noktalarına giden bir yol planı yaptı. Ona refakat eden Matthew Henson’la birlikte 250 km’lik alanı ve dönüşünde 750 km’lik alanı 16 gün içinde kat etti. Zaferleri, kuzey kutbuna 1908 yılında çıkmış olduğunu açıklayan gemi doktoru Dr. Frederick Cook tarafından engellendi.