fbpx

Dünyaya Kılavuz olan Deniz Fenerleri…

Okyanusların, denizlerin ve göllerin yanında büyüleyici güzelliğiyle duran deniz fenerleri, yüzyıllar boyunca suların aydınlatıcısı, kaptanların kılavuzu olmuşlar ve sert dalgalara, rüzgârlara ve fırtınalara göğüs germeyi başarmışlardır. Şu anda, pusula ve navigasyon araçlarının geliştirilmesiyle, birçok ülkede artık tarihi eser olarak kullanılan deniz fenerleri, maalesef bazı ülkelerde bu şekilde bile kullanılmayan, sadece birer süs eşyası gibi öylece duran nesnelere dönmüşlerdir.

Ancak, ne şekilde kullanılırsa kullanılsınlar, kimse, deniz fenerlerinin romantik ve nostaljik yapısını reddedemez gibi geliyor bana. Neresinden bakılırsa bakılsın biraz hüznü ve biraz da aşkı hatırlatan deniz fenerleri, şimdiye kadar kaç tane aşk filmine ev sahipliği yapmıştır kim bilir… 

Bulundukları ülkelerin ve bölgelerin iklimine göre kimi taştan, kimi ahşaptan, kimi demirden, kimi çelikten kimi de betondan yapılmış olan deniz fenerlerine biraz kulak vermek ve yalnızlıklarına ortak olmak için sizleri de yanıma alarak onları ziyarete gitmek istedim. Umarım bu geziden siz de benim kadar zevk alırsınız.

Porthcawl Point
İngiltere’nin güneyinde, Porthcawl Point Kasabası’nın sonunda 1860 yılında inşa edilen beyaz bir deniz feneri bulunuyor. Şu anda bu deniz feneri bir yön bulma aracı olarak kullanılıyor. Ayrıca Porthcawl Feneri, İngiltere’de bulunan deniz fenerleri arasında, son kömür ve gazla çalışan deniz feneri olması nedeniyle de büyük bir önem taşıyor.

Kullens Deniz Feneri
İsveç’in güneybatı sahili olan Kullen’de 1000 yıldan fazla süre boyunca birçok farklı çeşitte deniz feneri bulunmuştur ancak ilk geleneksel deniz feneri, 1561 yılında II. Kral Frederick tarafından kurulmuştur.

Lindau Deniz Feneri
Almanya’nın en güneyinde yer alan Lindau Deniz Feneri, Constance Gölü’nün kıyısında bulunmaktadır. 1856 yılında tamamlanan Fener, 108 metrelik uzunluğuyla benzerlerinden ayrılıyor çünkü şehirden görülebilen büyük bir saati üzerinde taşıyor. Şu anda ziyaretçilere açık olan fener, denizcilik sektörü hakkında bilgi edinebileceğiniz bir yer olarak kentte faaliyetini hala sürdürmekte.

Fanad Deniz Feneri 
1804 yılında büyük bir geminin kendi sularında yani İrlanda’da batmasından sonra Fanad Yarımadası’nın sakinleri Fanad Head üzerine inşa edilecek bir deniz feneri talep etmeye başladı. 1818 yılına gelindiğinde ise 90 adet ayağıyla inşa edilen deniz feneri kullanıma açıldı. 1975’e kadar kullanılan deniz feneri, daha sonra elektrik enerjisiyle kullanılmaya başlamıştır.

Portland Deniz Feneri
Bu tarihi deniz feneri Portland Harbor girişindeki Elizabeth’te yer almaktadır. 1791’de tamamlanan fener, Amerika’daki en eski deniz fenerlerinden birisidir. Orijinalinde 80 metre yüksekliğindeki Portland Deniz Feneri’nin yüksekliği 1881 yılında düşürülmüştür ve 1893 yılına gelindiğinde denizci şikâyetlerinden sonra tekrar yükseltilmiştir. Şu anda Fort Williams Parkı içinde bir deniz müzesi olarak faaliyet göstermektedir.

The St. Augustine Deniz Feneri
St. Augustine, Florida’nın ilk deniz feneri evidir. 1874 yılında tamamlanan bu yapı 1936 yılında elektrikli ve 1955 yılında da otomatik yapısına kavuşmuştur. Daha sonra da fener bekçilerine daha fazla ihtiyaç duymadığı için yerel sakinlere kiraya verilmeye başlamıştır. 1981 yılına gelindiğinde fener, ulusal tarihi yer olarak kayıtlara geçmiş ve 1994’ten beri de Augustine Deniz Feneri Müzesi olarak halka açık kullanıma sunulmuştur.

Peggys Point Deniz Feneri
Burası belki de Kanada’nın en meşhur deniz feneri olarak bilinmektedir. İlk olarak 1915’te ışıkları yakılan fener, Aziz Margarets Körfezi’nin doğu girişinde bulunur. 1958 yılına gelindiğinde otomatikleştirilen fener, daha sonra uzun bir süre post ofis olarak kullanılır ve 2009 yılında sağlıkla ilgili bir takım sorunlar nedeniyle tamamen kapatılır.

Start Point Deniz Feneri
Mühendis James Walker tarafından tasarlanan 29 fenerden biri olan Start Point Deniz Feneri, gotik unsurlarla tasarlanmıştır. Başlangıçta bekçilerin dörtte birinin yaşadığı fenerde, 1871 yılında gelindiğinde bekçilerin yaşamasına izin verilmemiştir. Şu anda halka açık olarak kullanılan bu yapı, İngiltere Tarihi Binalar ve Anıtlar Komisyonu tarafından listelenmiştir.

Hercules Kulesi
Dünyanın en eski deniz feneri olarak tarihe geçen Hercules Kulesi, İspanya’da yer almaktadır. Hercules Kulesi aynı zamanda, ikinci yüzyılın bazı dönemlerinde Corunna Feneri veya Farum Brigantium olarak da anılmıştır. Ayrıca, Hercules Kulesi, 2009 yılında İspanya Ulusal Anıtı olarak UNESCO Dünya Mirası listesine girmeyi başarmıştır. Oldukça etkileyici olan Hercules Deniz Feneri, iki bin yıl sonra bile günümüzde hala kullanılmaktadır.

Kız Kulesi
İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi’ne yakın kısmında Salacak açıklarında bulunan küçük adacık üzerine yapılmış bir yapıdır. Üsküdar’ın simgesi olan kule, Üsküdar’da Bizans’tan kalan tek eserdir. Tarihte zaman zaman gözetleme kulesi, deniz feneri gibi amaçlarla kullanılmış ve yıllardır İstanbul’un sembollerinden biri olmuştur. İşte Kız Kulesi’nin anlatılan birçok hikâyesinden birkaçı:

Yılan Hikâyesi:
Bizans imparatorunun bir kızı olur ve kral buna çok sevinir. Kral ülkenin bilginlerini kızını yetiştirmesi için görevlendirir. Ancak bilginlerden birisi kızının 18 yaşına geldiği zaman bir yılan tarafından sokularak zehirlenip öleceğini söyler. Bu yorumdan etkilenen kral denizin ortasındaki küçük bir ada üzerinde bulunan kuleyi düzenlettirir. Kızını buraya yerleştirir, böylece yılandan kızını korumuş olacaktır.

Yıllar geçer kız on sekiz yaşına yaklaşır bütün tedbirlere rağmen, kıza gönderilen üzüm sepetinin içinde bir yılan kuleye gider. Kimse farkına bile varamadan prensesi yılan sokar, zehirler ve kız ölür. Bu olay karşısında çok üzülen kral kaderden kaçılamayacağını anlar. Kızının toprağa gömülürse yılanlara yem olacağını düşünür ve kızının cesedini mumya yaptırıp pirinç tabuta koydurur. Bu tabutu da Ayasofya’nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini ister. Bu şekilde kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür. Bu tabutun üzerinde iki delik görülmüş ve yılanın kızı ölümünden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır.

Ovidius Hikâyesi
Üsküdar yamaçlarında zamanın birinde Tanrıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hero da genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerinden biridir ve aşka yasaklıdır. Kulede kumrulara bakmakla görevlendirilmiştir. Her yıl ilkbaharda doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde törenler yapılır, yenilir içilir ve aşkı bulamayanlar Afrodit’e mabedinde aşkı bulmak için yakarırlar. Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros bu tören için geldiğinde Hero ile karşılaşır ve âşık olurlar. Leandros, gece kuleye gelir ve aşklarını kutsarlar ve kule her gece iki gencin gizli aşkına tanıklık eder. Leandros’un yine kuleye geldiği fırtınalı bir günde kıskanç bir rahip kulenin fenerini kapatır. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros Boğazın sularında yok olur. Bu durum karşısında üzülen Hero da kendini Boğazın sularına bırakır.

Ve en sona da güzel bir deniz feneri hikâyesi sakladım…

Eğitim filosuna bağlı bir savaş gemisi, fırtınalı bir havada, gece karanlığında yol alıyordu. Yer  yer sis de vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle geminin komutanı da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.
Köprünün iskele tarafındaki gözetleme yerinde nöbetçi haber verdi;
– Işık! Sancak tarafında.
Komutan seslendi:
– Dümdüz bize doğru mu ilerliyor, yoksa kıça doğru mu gidiyor?
Nöbetçi  cevap verdi:
– Dümdüz bize doğru ilerliyor Komutanım.
Bu, tehlikeli bir çarpışma rotası üzerinde olduğumuz anlamına geliyordu.
Komutan nöbetçiye emir verdi;
– Gemiye mesaj gönder: Çarpışma rotasındayız.  Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.
Karşıdan şu sinyal geldi: “Sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”
Komutan:
– Mesaj gönder. Ben komutanım. Rotayı 20 derece değiştirin.
Karşıdaki “Ben deniz onbaşıyım, sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz daha iyi olur.” diye yanıtladı.
Komutan iyice öfkelenmişti. Hırsla emretti:
– Mesaj gönder! Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.
Karşıdaki ışıklarla işaret verdi. “Ben bir deniz feneriyim.”
Savaş gemisi rotasını değiştirdi.

Leave a Reply

Ödemeye Devam Et