Öncelikle Doğu’dan Batı’ya Amerika turunda Magidos Tur’u seçtiğim için çok şanslıyım. Diğer Avrupa turlarında da Magidos Tur’la gitmiştim, ama Amerika farklıydı… Çok düşündüm, çok araştırdım… Bu kadar uzak mesafe, uçak yolcuğu ve her şeyden önce tek gidecek olmam beni hep düşündürmüştü. Ama yine seçimimi Magidos Tur’dan yaptım tabi ki.
Ben tura Antalya’dan katılmıştım. Antalya’dan İstanbul’a uçuştan sonra İstanbul New York seferi için herkes dış hatlarda toplandı. Çok heyecanlıydım, beni en çok korkutan uçak yolculuğu ve şu meşhur ‘jetlag’ olayıydı. TK seferi ile gittiğimiz için yolculuk gayet rahat ve keyifliydi. Zaten 4 tane film izleseniz 3-4 saat de uysanız yolculuk göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. Bu kısmı da atlattım Allah’a şükür sonrası jetlag olayıydı. O gün hepimiz için uzun oldu ama hiçbirimiz jetlag olmadık. Gayet uçaktan iner inmez güzelce gezdik ve o günkü turumuzu tamamladık. New York ‘a daha önce gitmeyenler için söylüyorum, inanılmaz güzel ve bir o kadar da basit bir şehir; kaybolma şansınız yok, isteseniz de kaybolmazsınız… İlk gün turdan sonra otelde biraz dinlendik ve Times Meydanı’na gittik. Zaten otelle Times Meydanı arasında 5 dakikalık bir mesafe vardı. Gerçekten muhteşemdi, gitmeden önce abartıldığını düşünüyordum ama gidince ben de hayran kaldım gerçekten. İnanılmaz kalabalıktı, New York’un diğer adının neden “uyumayan şehir” olduğunu şimdi daha iyi anladım… Gecesi gündüzü her saati inanılmaz eğlenceliydi…
Turun içinde olmasa bile herkesin bir kere muhakkak görmesi gereken yerler arasında Empire State mutlaka olmalı… Tüm New York ayaklarının altında muhteşem bir görüntü ama bu güzel manzarayı görmek için bir süre kuyrukta beklemeyi göze almanız gerekiyor. Yaklaşık yarım saat beklemeyi göze alıyorsanız ki bence değer, gitmelisiniz. Sonrasında muhakkak gidilmesi gereken yerler arasında 230 Fifth geliyor. Burası, 20 kat çıktıktan sonra inanılmaz manzarası olan çok kaliteli bir bar. Eğer giderseniz beğeneceğinize eminim. Kaldığımız otele yürüyüş mesafesi ile 40 dakika falandı ama metroya ya da taksiye binmek yerine yürümeyi tercih ettim ve gayet keyifliydi. Rahatsız eden hiçbir durum olmadı. Ama New York’a gidip New York metrosuna binmeden gitmeyin, o da çok keyifliydi. New York turu iki geceydi ancak üçüncü gün uçağımız akşam 6 gibi olduğundan üçüncü günü gezme şansımız da oldu, yani dolu dolu üç gün geçirdik New York’ta…
Veeeeee rotamız artık Las Vegas’a çevrilmişti. Ama Hangover filmini izlemeden Las Vegas’a gitmeyin derim. New York’tan yaklaşık 6 saat süren bir uçak yolcuğundan sonra nihayet Las Vegas’a gelmiştik. Las Vegas çok büyük bir yer değil ama tek kelimeyle şunu söylemeliyim “herkes muhakkak bir kere gitmeli”… İnanılmaz güzel otellerin hepsini bir arada görebileceğiniz ve muhteşem gece hayatıyla filmlere konu olmuş Las Vegas gerçekten turdaki herkesi büyülemişti. Kaldığımız otel de bir kumarhane oteliydi ve otelimiz çok güzeldi. İster kumar oynayın, ister gece hayatına takılın ama ne yapın ne edin muhakkak gidin. Vegas ‘ta olan da Vegas’da kalsın…
Las Vegas’da 2 gün kaldıktan sonra ertesi gün yaklaşık 4 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra San Diago’ya geçtik. San Diago’da bir gece kaldık. Oraya gece vardığımız için San Diego’yu ertesi gün gezdik. Bu şehir gerçekten güzeldi, görülmeye değer yerler arasındaydı. Sonrasında rotamızı tabi ki Melekler Şehrine, yani Los Angeles’a çevirdik. Çok heyecanlıydım… Giden arkadaşlarım Los Angeles’ı hep övüyordu, hep merak etmiştim… Bir şehir bu kadar mı sevimli olur? Ve tabi ki burada kaldığımız otel de merkezde ve son derece lüks bir oteldi. Burada Kaldığımız ilk gün Hollywood’a gittik. O meşhur yazının önünde fotoğraf çektirmeden gelmek tabi ki olmazdı. Sonra da Beverly Hills’e gittik. O caddelerin güzelliği, lüks arabaları görülmeye değerdi… Burası, görebileceğiniz en güzel yerlerden birisi. Ertesi günü Hollywood Stüdyolarını gezdik, her şey rüya gibiydi. Hollywood Stüdyolarını gezmek yaklaşık bir günümüzü aldı ama yetmedi diyebiliriz. Yine de yapılması gereken her şeyi yaptık ve görülmesi gereken her yeri gördük.
Selmin AKÇAY
